Kayıtlar

Beni kurtarır mısın?

  Herkesi sen kurtaramazsın. Herkesi iyi edemezsin. Herkesi mutlu edemezsin. Hayatın boyunca birilerini iyi etmeye çalıştığını, birilerinin mutluluğu için çabaladığını, birilerini eğitmeye çalıştığını biliyorsun. Bu bir sır değil. Artık. Herkes iyi olsun, sorun yaşamasın, kontrolüm altında olsun, benim çizdiğim alandan dışarı çıkmasın, çünkü bu alandan çıkarlarsa onları koruyamam. Yavrularını büyüten bir anne kedi gibi, ancak bir fark var. Anne kedi yavrularını eğitip, büyütüp, kendi hayatlarına bırakırken, sen anne kediliği hayatın boyunca yapıyorsun ve sana yaklaşan, iyi davranan herkese yapıyorsun. Diken üstünde bu yaşam ve ayakların acıyor. Artık bırakman gerekenler var, ne kadar sevsen de, ne kadar bağlı olsan da, ne kadar tutunduğun duygular olsa da, bırakman gerekenler var. Sen onları kendi alanında korudukça hem onları, hem kendini güçsüzleştiriyorsun. Kontrolü bırakma vakti gelmiştir belki. Kurtarıcı olma rolünü bırakma zamanı gelmiştir. Hayatından çıkarmak değil bu, kontrolü

Haykırın

  Haykırın. Sanki kafanın içinde sana her şeyi anlatmak isteyen bir ses var da, sesini kısmışlar gibi. Hep tırmalıyor, hiç anlatamıyor. Yasak bölge gibi. Bir dokunsan her şey ortaya çıkacak gibi, senden gizlenen bir şey var, herkes biliyor, kimse sana söylemiyor gibi. Yalnız hissetmek gibi. Hani bir düğmene bassalar kendini bulacakmışsın ama kimse elini senin için kıpırdatmıyor gibi, son bir dönemeç kalmış da, dönemiyorsun gibi. Sanki bir sabah uyanacaksın ve her şey düzelecek de bir türlü o sabaha uyanamıyorsun gibi, uyanmaya hazır değilsin gibi. Sence hazır mısın?  Gerçekten neden duruyorsun? Kimi geçmekten korkuyorsun? Kim yargılar seni geçersen? Hedefe kimden önce varmak istemiyorsun? Kimi bekliyorsun  İnsanlar seni sevmiyor değil, insanlar sende gördükleri kendilerini sevmiyorlar ve kendilerinde istedikleri ama olmayan özelliklerini. İnsanlar kendini keşfetmeni istemiyor farkında mısın? Seni hep kısıtlıyorlar, hep engel, hep sorunlardan, olumsuzluktan dem vuruyorlar. İnsanlar seni

Yaklaşık 3 Yıldır Dönüp Duran Kısır Döngüler Var Hayatımızda

  Yaklaşık 3 yıldır dönüp duran kısır döngüler var hayatımızda. 3 yıllık bir süreç. Tam oldu derken başa saran, ‘neyle sınanıyorum’ sorularıyla geçen, doğru kişi, doğru iş, doğru yolu aramakla geçen. Tatmin olmakta zorlanmış olabilirsiniz bu süreçte, özellikle aradığınızı bulamama konusunda, güven konusunda. En çok da kendinize olan güveniniz. Aynı şeyleri yaşamaktan sıkıldıysanız, aynı durumların tekrarlanmasından bıktıysanız, bu 15 gün çok önemli. Önünüze çıkanlara iyi bakın. Bu dönem son 3 yılın tekrarlanan kasedini değiştiriyor ve yeni bir süreç başlatıyor.Yeni bir şarkı. Kendi frekansınızı bulduysanız ne güzel. Eğer hala kendi frekansınızı bulamadıysanız, bu dönem son 3 yılda neden bir türlü değişmeyen-tekralanan olayları yaşadığınızı gösterecektir. Belki size engel olan bir insan,belki bir duygu, belki bir korku, belki de özgürlüğünüze kavuşamamanız. Her ne ise bu süreçte görebilirsiniz. Belki bazı şeylere o kadar çok anlam yüklediniz ki ve o kadar çok tutundunuz ki, bırakamıyors

Umut arıyoruz ...Geleceğe dair

  Hayata tekrar ve tekrar tutunmak için bakıyorsun her yere. Göğe, yere ve ağızlardan çıkan sözlere. Umut arıyorsun, geleceğe dair. Her şey çok güzel olabilir evet ama senin bu güzelliği görmen için bakış açını değiştirmen lazım. Çünkü sana hep kötü olanlar gösterildi. Sorunlarına odaklan. Sorunlarını hemen çöz. Düzeltmelisin. Düzene gir. Hallet. Koştur. Yapmalısın. Kötü olacak yapmazsan. Hep dinledin. İnsanlık olarak kaygı yayıldıkça yayıldı. Aman! Dikkat! Hep bir kontrol halinde yaşamayı öğrendik. Paranoya. Stres. Depresyon. Anksiyete. Geleceğin, geleceği bile belli değilken, bizlere gelecek kaygısı yüklendi. Bunu taşırken öyle alıştık ki, yük olduğunu bile fark etmedik. Çünkü herkes mutluydu. Herkes gülüyordu. Herkes başarılıydı. Büyük bir yalanın ortasında mutsuz ve işe yaramayan bir tek biz varmışız gibi. Sosyal medyayla birlikte bu katlandı. Ne kadar mutlu görünüyorlardı. Biz nerede hata yapıyorduk. Ne kadar mutsuzlardı, yakın hissettik. Başkalarının hayatlarından giysiler giydir

Aşkın hiçlik hali

  Aşkı her zaman bir kalıba sokmaya çalışıyoruz, ancak kalıplara sığmayacak tek şeydir belki de aşk. Aslında biz her şeyi kalıplara sığdırmaya çalışıyoruz, sığmayınca canımız sıkılıyor. Kafamızda kurguladığımız gibi olmuyor. Anlam yüklüyoruz, anlamsızlaştırıyoruz. Bağlanıyoruz, tutunuyoruz, bırakamıyoruz. Biz aşktan zevk almayı unutur olduk. Hiçbir şeyi sade yaşayamadığımız gibi Aşkın da sadeliğini yitiriyoruz.  Aşktan bir şey anlamazsan o aşktır zaten. Aşkı alışveriş listelerimizden çıkarmalı ve sadeliğini korumalıyız. Aşk sahip olmak değildir, sahip olamadığının peşinde sürüklenmek değildir, aşk insanın insana duyduğu bir his değildir. Aşk bütün saflığınla yürüdüğün, engelleyemediğin, bilinçaltını söküp attığın, karmalarını sonlandırdığın, özgürlüğüne kavuştuğun bir yoldur. Bu yolda nefret yoktur, bu yolda savaş yoktur, bu yolda maddiyat yoktur, madde yoktur. ‘O’ yoktur. Senaryolar yoktur, yalan yoktur. Aşk insani duyguların üstündedir. Düşüncelerin üstündedir. Zihnin üstündedir. Aşk

Zamansız Zaman Yeni Ay

  İzin veremedin. Her şeyin akıp gitmesine, senden gitmelerine, zamanın olağan akışında ilerlemesine izin veremedin. Her şey istediğin ve hayal ettiğin gibi olmalıydı, umut ettiğin noktada buluşmalıydın kendinle ve geleceğinle, şu an daha iyi bir noktada olmalıydın, kendini yargıladın. Başarısız kıldın. Önce kendin koydun hedefi, sonra o hedefe kadar kendini zorladın, ancak geldiğin noktadan mutlu değilsin, hani keyfin yok. Çünkü keyfini, mutluluğunu hiç hedefe koymamıştın. Başarı odaklıydın, hedef odaklıydın, başkalarını geçme odaklıydın. Onlardan neyim eksik odaklıydın. Odağında hiç kendin yoktu. Başardın, başarmasına da kendini unuttun. Görmüyor musun? Oturdun bir kafede, insanları izledin. Eve geçtin, kendini dinledin. Uzaklaştın herkesten, kimseyi dinlemedin. Kafam dağılsın biraz diye erteledin her şeyi, sonra sıkıldın insanlarla olmak istedin. Olmadı. Aradığın keyif ve mutluluk artık yoktu. Deniz havası bile açmadı seni, ki bu artık son noktaydı senin için. Büyüdüğünü hissediyors

Haklı olmak mı? Mutlu olmak mı?

  Çağımızın en büyük sorunu. İlişkileri bitiren en temel konu. Hep haklı olduğunu düşünme hastalığı. Oysa ki doğru değişkendir. Haklı olmak tabii ki de hepimizi tatmin eden bir durum, bunu kimse inkar etmiyor. Ama Dünya sadece siyah ve beyazdan ibaret değildir. Hayatın ve insanların güzelliği, farklı düşünceler ve ifadelerde, bakış açılarında ve sürekli olarak öğrenmeye, gelişmeye ve bir adım ileri gitmek de saklıdır. O yüzden tartışırken iyi düşünün: illa haklı mi olmalıyım, yoksa mutlu mu?