Beni kurtarır mısın?

  Herkesi sen kurtaramazsın. Herkesi iyi edemezsin. Herkesi mutlu edemezsin. Hayatın boyunca birilerini iyi etmeye çalıştığını, birilerinin mutluluğu için çabaladığını, birilerini eğitmeye çalıştığını biliyorsun. Bu bir sır değil. Artık. Herkes iyi olsun, sorun yaşamasın, kontrolüm altında olsun, benim çizdiğim alandan dışarı çıkmasın, çünkü bu alandan çıkarlarsa onları koruyamam. Yavrularını büyüten bir anne kedi gibi, ancak bir fark var. Anne kedi yavrularını eğitip, büyütüp, kendi hayatlarına bırakırken, sen anne kediliği hayatın boyunca yapıyorsun ve sana yaklaşan, iyi davranan herkese yapıyorsun. Diken üstünde bu yaşam ve ayakların acıyor. Artık bırakman gerekenler var, ne kadar sevsen de, ne kadar bağlı olsan da, ne kadar tutunduğun duygular olsa da, bırakman gerekenler var. Sen onları kendi alanında korudukça hem onları, hem kendini güçsüzleştiriyorsun. Kontrolü bırakma vakti gelmiştir belki. Kurtarıcı olma rolünü bırakma zamanı gelmiştir. Hayatından çıkarmak değil bu, kontrolü

Aşkın hiçlik hali

 Aşkı her zaman bir kalıba sokmaya çalışıyoruz, ancak kalıplara sığmayacak tek şeydir belki de aşk. Aslında biz her şeyi kalıplara sığdırmaya çalışıyoruz, sığmayınca canımız sıkılıyor. Kafamızda kurguladığımız gibi olmuyor. Anlam yüklüyoruz, anlamsızlaştırıyoruz. Bağlanıyoruz, tutunuyoruz, bırakamıyoruz.

Biz aşktan zevk almayı unutur olduk. Hiçbir şeyi sade yaşayamadığımız gibi Aşkın da sadeliğini yitiriyoruz.  Aşktan bir şey anlamazsan o aşktır zaten. Aşkı alışveriş listelerimizden çıkarmalı ve sadeliğini korumalıyız. Aşk sahip olmak değildir, sahip olamadığının peşinde sürüklenmek değildir, aşk insanın insana duyduğu bir his değildir. Aşk bütün saflığınla yürüdüğün, engelleyemediğin, bilinçaltını söküp attığın, karmalarını sonlandırdığın, özgürlüğüne kavuştuğun bir yoldur.

Bu yolda nefret yoktur, bu yolda savaş yoktur, bu yolda maddiyat yoktur, madde yoktur. ‘O’ yoktur. Senaryolar yoktur, yalan yoktur. Aşk insani duyguların üstündedir. Düşüncelerin üstündedir. Zihnin üstündedir. Aşk’a ulaşmak için önce aşkın yokluğunu kavramamız gerekir, a b c değildir çünkü aşk. Hiçliktir belki de.

Safça sevenler vardır, kötü düşünmek istemeyen ve hep yardım etmek isteyen kişiler. Katkı olmak için kendini parçalayan ve hiçbir karşılık alamayan. Bu kişilerin gözünde Aşk’ı görebilirsiniz. Bazı insanlar, bazı hayvanlar, hatta bazı bitkiler Aşkla bir olmayı seçmiştir. Bir devrin sonundaki enerji patlamasıdır belki de aşk, ulaşmak için koşturduğumuz. Ancak popüler olmuş sözler değildir, şarkı sözleri değildir, bir insanın arkasından haftalarca geçirdiğiniz depresyon değildir, bir insana baktığınızda duyduğunuz heyecan değildir. Bunların hepsi öğretilmiş kalıplardır.

Bütün gün Aşk hakkında konuşuyoruz ama Aşk’a ulaşmak için hiçbir şey yapmıyoruz. Çünkü aşkı seçenler ile aşka düşman olanların siyahla beyaz kadar ayrıldığı bir noktadayız. Sevgisiz büyümüş çocuklar büyüdü ve düşman oldular insanlığa. Hiçbir sevgiye tahammülleri yok çünkü kendileri hiç sevilmedi. Onlar Aşk’a yürümek için fazlasıyla taşlaşmışlar. Geleceğe o kadar yakınız ki, bu insanları bir tarafa çekmek için artık çok geç. Bu yüzden hem onları yok saymayacağız, hem de kendi yolumuzdan ayrılmayacağız. Biz o kadar çok seveceğiz ki, onlar o sevginin yanında küçücük kalacaklar.

Aşk hiçbir zaman bizlerin kalıplarına uymayacak, aşk hiçbir zaman bizim alışveriş listelerimiz olmayacak, aşk hiçbir zaman bizim kontrol edebileceğimiz bir olgu olmayacak. Aşk başka bir evrene çıkış yolumuz ve biz sadece aşkın yürüyenleriyiz.

Aşk’ta kalın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hayat herkeze adil mi davraniyor?

Nasıl enerjik ve pozitif olabilirim?

Beni kurtarır mısın?