Beni kurtarır mısın?

 Herkesi sen kurtaramazsın. Herkesi iyi edemezsin. Herkesi mutlu edemezsin.

Hayatın boyunca birilerini iyi etmeye çalıştığını, birilerinin mutluluğu için çabaladığını, birilerini eğitmeye çalıştığını biliyorsun. Bu bir sır değil. Artık. Herkes iyi olsun, sorun yaşamasın, kontrolüm altında olsun, benim çizdiğim alandan dışarı çıkmasın, çünkü bu alandan çıkarlarsa onları koruyamam. Yavrularını büyüten bir anne kedi gibi, ancak bir fark var. Anne kedi yavrularını eğitip, büyütüp, kendi hayatlarına bırakırken, sen anne kediliği hayatın boyunca yapıyorsun ve sana yaklaşan, iyi davranan herkese yapıyorsun. Diken üstünde bu yaşam ve ayakların acıyor. Artık bırakman gerekenler var, ne kadar sevsen de, ne kadar bağlı olsan da, ne kadar tutunduğun duygular olsa da, bırakman gerekenler var. Sen onları kendi alanında korudukça hem onları, hem kendini güçsüzleştiriyorsun. Kontrolü bırakma vakti gelmiştir belki. Kurtarıcı olma rolünü bırakma zamanı gelmiştir. Hayatından çıkarmak değil bu, kontrolü bırakmak. Sevgisizlik değil bu, özgür kılmak. Kendini. Korku ve kaygıların kendinden çok, başkalarının hayatları. Umutlarının, hayallerinin içine kendini koymuyorsun artık. Dünya. Ülke. Aile. Sevdiğin. Arkadaşların. Sosyal medyada takip ettiğin biri. İyi olsunlar. Ya sen? Seni kim iyi edecek?

Şimdi Güneşle birlikte tutuluyorsun, tutuldukların geliyor aklına. Seni arka planda bırakanlar, yorulduğunu görmeden koşmaya devam edenler, el uzatmayanlar, el uzat diye bekleyenler. Kurtarıcım olur musun diyenler. Beni kurtarır mısın diyenler. Kurtardıkların. Beni kurtarır mısın diye haykırdığında duymayanlar. Güneş Tutulmasıyla birlikte tutulduklarını bırakıyorsun. Tutunduklarını. Bu sadece bir kişi değil, bir iş değil sadece, bu bir duygu, bir his, bir ağırlığı bırakıyorsun. Gündüzü karanlığa çeviren tutulma, senin karanlığını aydınlığa çeviriyor. Çünkü başın aşağıda, yere bakarak düşünüyorsun. Ne yapacağım, ne yapacağız, yetişemiyorum zamana, yetiştiremiyorum. Zaman geçiyor ve güneşi göremiyorum. Başının üstünde olan ağırlığı attığın an, kafanı kaldırıyorsun. Güneş önünde. Hep orada. O hep korktuğun, kontrolü bıraktığın an, kendi ışığını görüyorsun. Senin Güneşin, senin tutulman.

Güneş Tutulması, geçmiş kaygıları geri getiriyor, çözdüğünü düşündüğün durumlar önüne geldiğinde kısır döngüden korkmamalısın. Çünkü bu bir döngüyü kırabilme şansın. Bu sefer başarabilirsin. Bu sefer ‘kazandım’ diyebilirsin. Geçmiş kaygıların geri dönmesinin sebebi, o zamanlarda derinlere gömmen ve hiçbir şey bilinçaltında sonsuza kadar kalmaz. Şimdi çözdüğün ve dönüştürdüğün her sorun sonsuza kadar seni terk edebilir. Bazen sorunların bile seni terk etmesine izin vermiyorsun. Biliyorsun değil mi? Bahanen kalmayacak diye. Artık bırakma vakti. Bir yere, bir kişiye veya bir işe ait değilmiş hissi geliyor. Çünkü ait değilsin, çünkü köle değilsin. İdrak geçmiş yaşamlardan günümüze geliyor. ‘Ben köle değilim.’ Bu Dünya’nın en büyük devletlerinden, en küçük düşüncelere kadar işleniyor. Her an seçim yapabilirsin, her an hayatını değiştirebilirsin, şu an değiştirmiyorsan sadece zamanı gelmediği içindir ve bu da sadece senin seçimindir. Bir başkası için yapıyorsan bu seçimi, işte o zaman tutulma seni sert etkilerle oradan oraya sürükleyebilir. Öz seçimini yap diye. Kendi yoluna çık diye. Dibi görmeden düşüşüne son ver diye.

 

Güneş Tutulması. Hayatının kontrolünü kaybediyormuş hissi ve içsel bir kavga. Bu içsel kavgayı çözmenin tek yolu, kendini dinleyebilmek. Haklı olma dürtüsünü terk edip, kendinle tartışabilmek. Hata yapabilirsin, neden yapmayasın. Mükemmel olmak zorunda değilsin. Her işi tam anlamıyla yapmak zorunda değilsin. Mutlu olduğun kadar yapmalısın. Hata seni geriye götürmemeli, vazgeçtirmemeli. Devam etmek için ihtiyacın olan, kendine şans vermen. Herkese verdiğin kadar. Herkese gösterdiğin anlayışı, kendine gösterebilmek. Herkesi övdüğün kadar, kendini övebilmen. Hedefine yürüdüğün bu yolda ihtiyacın olan, kendine güç vermen. Güçlü kılman. Yani beklediğin kurtarıcı elin, şu an baktığın el olduğunu görebilmen. Nasıl yapacağımı bilmiyorum deme, çünkü bunu yıllardır herkese yapıyorsun. Bir kere kendine yapacaksın. Kendine el uzatacaksın.

 

Güneş Tutulması ile güçlü şekilde gelen ‘Ben ne yapıyorum?’ sorusu geceleri rüyaları, gündüzleri zihnini meşgul edebilir. Doğru mu yapıyorum? Doğru olsa bile en fazla ne olabilir ki? Başarsam bile tatmin olmayacağım gibi.. Halledemeyeceğim galiba. Ben ne istiyorum gerçekten ya! Neden bunu kendime yapıyorum? Neden harekete geçemiyorum? Değiştiremiyorum. Harekete geçtiğimde bu kaygı nereden geliyor. Her şeyin iyi olabileceğini hissederken, bu korku da nereden geliyor? Yarınlardan beklentim nereye gitti? Yaşama sevincim nerede? Beni ne mutlu eder? Çünkü eskiden mutlu eden şeyler, artık etmiyor. Sohbetler bile bir noktada anlamsız geliyor. Benim yaşama amacım nerede? Yahu, bana öyle bir şey söyle ki, hiç duymamış olayım. Heyecanlanayım. Evet, heyecanını kaybetmişsin ve seni hevesle, heyecanla harekete geçirecek şey, tekrar hayal kurabilmen. Hayal gücünü kimlere teslim ettin? Hayatın gerçekleri bu kadar mı gerçek geldi? Rüyalar, olağanüstü şeyler yaşaman, olağanüstü bir yılda olman, kaos, her şeyin hızlanması, farkındalığının artması bile hayal gücünü harekete geçirmiyor mu? Geçirmeli. Çünkü bu andan itibaren, önündeki on yılın mutluluğu hayal gücünden gelecek. Hayal kurup, onu gerçek kılabilmenden. Bu kapasite ve güç sende mevcut.

Güneş Tutulması ile gelen kariyersel düşünceler, yenilikler, ilişkiler açısından ise iletişim kopmaları, normaldir. İlişkine önem veriyorsan, iletişimi yükseltmen gereken bir dönem. Anlaşmazlıkların seni geride tutmasına izin verme. Ani çıkışlarla, kırıcı sözlerden uzak dur. Sen dönüştüğün gibi, karşındaki kişi de dönüşüyor ve aynı süreçten geçiyor. Unutma. Güneş Tutulması bizi içten pazarlıkçı, samimi olmayan, karanlık gördüğümüz o yüzümüzle de yüzleştiriyor. Yargılama, o da senin parçan. Biliyorsun, herkesin gerçek yüzünü görebilsen yapayalnız kalabilirdin. Maskeliler arasında yürürken, karşıdan sen de maskeli görünüyorsun. Unutma. Tek fark, sen bu maskeyi çıkarıp yüzleşebilme cesaretine sahipsin. Bu cesarete sahip olmayanların yüzü de ortaya çıkacaktır bu dönem. Yalanlar çıkacaktır ortaya. Dürüstlük kazanacaktır. Kendine karşı dürüst olma zamanı. Dünyanın kaosuna akıp gitme ve kendine odaklan. Dünya uzun bir süre kendini temizleyecek, sen kendini temizle. Bilinçaltını, çevreni, hayatını, hayallerini temizle ve yenile.

 

Hayatın boyunca anne kedi olmak zorunda değilsin. Kimsenin kaderi senin seçimlerinde değil. Herkes kendinden sorumlu. Herkes bir birey. Sen köle değilsin, sahip  hiç değilsin. Kimse senden bir el beklemiyor. Kimse senden mükemmel bir insan olmanı beklemiyor, herkesin sevgilisi olmak zorunda değilsin. Herkesin kurtarıcısı olmak zorunda değilsin. Korku ve kaygılarının sebebi, bilinmezlik. Bilinmezliğin sebebi, ne olacağını merak etmen değil, olduktan sonra  senin kim olacağın. Ne karar vereceğini, nasıl tepki vereceğini, kaldırabilip, kaldıramayabileceğini düşünmenden. Kendini güçsüz hissetmenden. Tekrar aynı şeyleri yaşamaktan korkmaktan. Korkma. Çünkü artık hiçbir şey aynı olmayacak. Kara Delikten geçtik ve her şeyin değiştiğini idrak sürecindeyiz. Kendimizin bile.

 

Peki beni kurtarır mısın bu araftan. Nerede olduğunun farkına vararak. Kim olduğunu anlayarak.

Beni kurtarır mısın?

Özgür bırakarak. Özgür kılarak.

Beni ve kendini kurtarır mısın?

Affederek.

Beni kurtarır mısın?

Senin O, O’nun sen olduğunun idrağına vararak.

Kendini kurtarır mısın?

 

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hayat herkeze adil mi davraniyor?

Nasıl enerjik ve pozitif olabilirim?